Yüzyıllardır var olan kentlerin mimari yapıları ile anılır olması gerçeği günümüzde giderek güçlenmiş ve artık kentler/kentliler görkemli müzeleri, stadyumları, konser salonları, opera binaları, gökdelenleri, otelleri, köprüleri ile gurur duyar hale gelmişlerdir. Bu nedenle projenin ana fikri İzmir'e uluslararası standartta bir opera binası kazandırmanın ötesinde, kentin kamu kurum ve kuruluşları, üniversitesi, yerel yönetimleri ve sosyal yaşamı ile geldiği ekonomik, kültürel ve teknolojik seviyenin bir göstergesi ve en önemlisi ise bu kentte büyüyecek çocukların beğeni düzeyini şekillendirecek bir anıt bina tasarlamaktır. 

Operanın inşa edileceği arazinin, kentin yeni gelişen bölgelerinden birinin merkezinde olması tasarımda dinamik formlar kullanma cesareti vermiştir. Arazinin deniz kenarında olması bir avantaj olarak değerlendirilmiş ve yapı kompleksinin ana kütleleri ve cepheleri kentin içlerinden denize doğru yükseltilerek denize yönlendirilmiştir. Binanın dinamik formunun arsada devam ettirilmesiyle oluşturulan meydan bir sosyalleşme mekanı/kültür park olarak hizmet etmektedir. Bu kent meydanı açık hava sineması ve konser gibi birçok sosyal etkinliğe hizmet edecek şekilde tasarlanmıştır. 

Yapının deniz cephesinin tamamen şeffaf olarak tasarlanması üst fuaye katlarının bu cephe aracılığı ile tasarım alanına ve denize hakim olmasının yanında salonların da yapı dışından algılanabilirliliği sağlanmıştır. 

Alanın opera ile kentliyi bütünleştirecek arayüz niteliğinde bir kültür park olması hedeflenmiştir. Şehitler anıtı tasarlanan meydana göre yeniden konumlandırılmış ve meydan içinde bir tasarım elemanı olarak kullanılmıştır. Denizden başlayarak operayı gösteren ve vurgulayan yapısal peyzaj elemanlarına opera sanatçılarına ithaf edilebilecek sanat duvarları, heykeller ve oturma elemanları, kentsel aydınlatma objeleri gibi çeşitli işlevler yüklenmiştir.